www.onceokuloncesi.com Etkinlik ve Dosya Arama Motoru
3 Mayıs 2013 Cuma
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
Bu dönem, araştırmacılar için çocuğun yüksek öğrenme potansiyeline sahip olduğu bir dönem olarak görülmektedir. Uygun fiziksel ve sosyal çevre koşullarında ve sağlıklı etkileşim ortamında yetişen çocuklar, daha hızlı ve başarılı bir gelişim gösterirler.
Eğitimin ilk basamağını oluşturan okul öncesi eğitim gömleğin ilk düğmesidir ve bunun doğru iliklenmesi gerekir.
Çocuğun doğduğu günden temel eğitime başladığı güne kadar geçen yılları kapsayan ve çocukların daha sonraki yaşamlarında önemli rol oynayan; bedensel, psikomotor, sosyal-duygusal, zihin ve dil gelişimlerinin büyük ölçüde tamamlandığı, kişiliğin şekillendiği ve çocuğun devamlı olarak değiştiği bir süreçtir. Bu nedenle, çocuğun küçük yaşlarda sağlıklı bir ortamda gelişimini sürdürmesi önem kazanmaktadır.
Sağlıklı ve istenilen davranışlara sahip çocuklar yetiştirmek, onların gelişim özelliklerini ve bu özellikler doğrultusunda gereksinimlerinin neler olduğunu bilmeye bağlıdır. Erken çocukluk dönemindeki gelişmelerle, okul öncesi eğitim artık anne babanın yalnız başına başarabileceği bir konu olmaktan çıkmış durumdadır.
Eğitim, öğrenci-öğretmen-veli üçgeninden oluşan platformdur. Bu birliktelik ne kadar bilinçli ve sağlıklı olursa, çocuklarımızda o oranda sağlam bir kişilik kazanırlar.
Eğitimin sağlam temeller üzerine kurulmasında ve insanların ileri yaşlardaki başarılarında okul öncesi eğitimin rolü bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ana kucağındaki yoğun ilgiden sonra, anaokulu ortamı çocuk için dünyaya açılan yepyeni bir penceredir. Olumlu yada olumsuz anlamda verilen her şey, onları yetişkinlik yıllarında da doğrudan etkilemektedir.
3 yaşına kadar bir çocuğun beyni bir yetişkinden 2,5 kat fazla çalışır, 6 yaşına kadar bir profesörden 2 kat hızlıdır. Yapılan tüm uluslararası araştırmalar ve uygulanan testler göstermektedir ki 0-6 yaş grubunda, gelişim düzeyinde okul öncesi eğitimi almış çocukların, akademik programlarda eğitim almış olanlara göre 1. sınıf başarı düzeyleri daha yüksektir ve okuma yazmaya daha hızlı geçmektedirler.12 yaşında IQ değerleri 5 puan daha yüksektir, 15 yaşında yetenek sınavlarında % 90 -100 arası başarı sağlarlar. % 65’i liseyi, % 45’i üniversiteyi sorunsuz kazanır ve bitirir. Yetişkin olduklarında dış dünyayla kolay ve sağlıklı iletişim kuran, sosyal insanlar olurlar.
Okul öncesi eğitim kurumları; toplumun temel yapısını oluşturan
* Saygı,sevgi,
* Paylaşma, iş bölümü,
* Sorumluluk
* Sosyal çevre oluşturma açısından çocuğu geleceğe hazırlayan en güvenli ortamdır.
Bilindiği gibi, 3 ile 6 yaş arası çocukta pek çok gelişimsel değişmenin yaşandığı yıllardır. Normal gelişim gösteren bir çocuk, 6 yaş civarında pek çok motor becerileri kazanmış, çeşitli fiziksel becerilerini kullanmaya başlamıştır.
Bilişsel gelişim açısından ise, fiziksel ve sosyal çevresi ile ilgili yoğun bir bilgi birikimi oluşturmaya ve çevresinde gelişen olayları anlamaya başlamıştır.
Buna karşın, okul öncesi yılları çocuğun soyut düşünme yetisinin henüz tam şekillenmediği ve bu nedenle yapılan tüm etkinliklerin somut bir biçimde çocuğun yaparak ve deneyerek öğrenmeyi gerçekleştirdiği yıllardır. düşünüldüğünde, okul öncesi yılları çocuğun arkadaşları ve öğretmeni ile birebir olarak kuracağı iletişime dayalı konuşma ve dinleme becerilerini geliştirici etkinliklerin ağır bastığı yıllar olmalıdır.
Okul öncesi eğitim neden gereklidir
* Çocukta zeka gelişiminin %70 lik kısmı 7 yaşına kadar tamamlanır ve öğrenme becerisi bu yaşta gelişir.
* Çocuğun grup içine katılması, sağlıklı ilişkiler kurması, kültürel değerlerine sahip çıkması, sosyalleşmesi gibi olgular bu yaşta gelişir.
* Bu dönemdeki sapma ve olumsuzluklar çocuğun bütün yaşamını olumsuz yönde etkiler.
* Farklı kültür ortamlarından ve ailelerden gelen çocuklar ortak bir yetişme ortamına okul öncesi eğitim kurumlarında ulaşır. Çocuk kendine güven duygusunu bu kurumlarda kazanmaya başlar.
* Dilini doğru, yanlışsız ve güzel konuşma özelliğini bu yaşta öğrenir. Toplumu, çevreyi, evreni ve insan davranışlarını tanımaya başlar.
* Nesneleri, eşya ve varlıkları, temel bir takım becerileri, davranışları, olumlulukları ve olumsuzlukları öğrenmeye başlama yaşı 4-6 yaşları arasındadır.
* Aile içi desteğin tek başına yetmediği, çocuğun kendi yaşıtlarıyla birlikte olabileceği, bedensel ve zihinsel gelişmelerini sağlıklı biçimde sürdürebilecekleri bir ortam olduğu için okul öncesi eğitim zorunlu ve gereklidir.
Türkiye genelinde ortalama okul öncesi okullaşma oranı %15 tir. Bu son derece çarpıcı bir orandır. Diğer Ülkelerle karşılaştırıldığı zaman durum daha net olarak anlaşılmaktadır. Avrupadaki bir çok ülkede bu oran %100’dür.
Okulöncesi eğitiminin desteklenmesi için sonuç olarak şunları söyleyebiliriz: Aile ve eğitimci işbirliği ile gerçekleşen okulöncesi eğitim; çocuğun daha yaratıcı, ileriyi görebilen, yeni ürünler yaratabilen ve çevresini kendi amaçları için yönlendirebilen özerk bir birey olarak yetişmesine katkı sağlayacaktır
Sonuç olarak;
Okul öncesi eğitim önemli ve her çocuk için gereklidir!...
ÇOCUK BESLENMESİ
Demir Eksikliği Zekâ Geriliği Nedeni
Huzursuzluk, iştahsızlık, çok uyuma, halsizlik ve çabuk yorulma… Bunlar bebeklerde ve çocuklarda görülen demir eksikliğinin en önemli belirtileri arasında.
İSTANBUL - Pek çok hastalığa işaret eden demir eksikliği, zekâ geriliğinin de nedenleri arasında gösteriliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Aslı Toros, anne sütüyle beslenemeyen bebeklerde demir eksikliği görülebildiğini söylüyor.
Kansızlığın her yaşta ortaya çıkabilen bir sorun olduğunu ancak özellikle bebeklik ve çocukluk çağında daha sık rastlandığını belirten Dr. Toros, çocuklarda demir eksikliğinden kaynaklanan sorunlar ve sorunun tedavisi hakkında şu bilgileri veriyor:
“Demir eksikliğinin temel sebebi bebeğin anne sütü almaması ve demirden eksik gıdalarla beslenmesidir. Demir eksikliğine bağlı kansızlık basit bir sorun değildir. Sadece fiziksel rahatsızlıklara neden olmakla kalmayıp, bebeklerde zekâ düzeyini de etkilemektedir. Bu nedenle ailelerin, bebek ve çocuklarında sık görülen kansızlığın belirtilerini iyi gözlemlemesi ve zamanında uzmana başvurması gerekmektedir.
Kansızlığın her yaşta ortaya çıkabilen bir sorun olduğunu ancak özellikle bebeklik ve çocukluk çağında daha sık rastlandığını belirten Dr. Toros, çocuklarda demir eksikliğinden kaynaklanan sorunlar ve sorunun tedavisi hakkında şu bilgileri veriyor:
“Demir eksikliğinin temel sebebi bebeğin anne sütü almaması ve demirden eksik gıdalarla beslenmesidir. Demir eksikliğine bağlı kansızlık basit bir sorun değildir. Sadece fiziksel rahatsızlıklara neden olmakla kalmayıp, bebeklerde zekâ düzeyini de etkilemektedir. Bu nedenle ailelerin, bebek ve çocuklarında sık görülen kansızlığın belirtilerini iyi gözlemlemesi ve zamanında uzmana başvurması gerekmektedir.
BU BELİRTİLERE DİKKAT
Süt çocuklarında huzursuzluk, davranış değişiklikleri, iştahsızlık, uykusuzluk veya normalin üzerinde uyuma gibi belirtiler görülmektedir. Daha büyük çocuklarda ve ergenliğe geçiş döneminde ise yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, baş ağrısı, çabuk yorulma ve nefes darlığı gibi yakınmalar ile ortaya çıkmaktadır.
DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ NEDİR?
Anemi, kanda hemoglobin konsantrasyonunun veya kırmızı kan hücrelerinin (alyuvarların) sayısının beraber veya ayrı olarak normal değerlerin altına düşmesi sonucu oluşan klinik tablodur. Bu değerlerin azalması sonucu kanın oksijen taşıma kapasitesi ve dokulara giden oksijen miktarı azalır.
BEBEKLİKTE VE ERGENLİKTE ANEMİ SIK GÖRÜLÜYORanemi,
Çocuklarda aneminin oluşmasında diyetin çok büyük bir önemi vardır. Diyetin en önemli olduğu yaş grupları; 6 ay ile 2 yaş arası, bir de çocukluktan ergenliğe geçiş dönemidir. Büyümenin çok hızlı olduğu bu iki dönemde, demirden fakir yiyeceklerle beslenme sonucunda demir eksikliği anemisi meydana gelebilir. Adolesan (çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi), kızlarda adet kanamalarının düzensiz ve fazla olması da demir eksikliğine katkıda bulunan bir faktördür. Kan yapımında önemli rol oynayan diğer iki besinsel faktör B12 vitamini ve folik asittir. Ancak bu iki besinin eksikliğine bağlı anemiler, çocuklardaki demir eksikliğine bağlı anemi kadar sık görülmez. Sadece diyet değil bazı ilaçların kullanımı da çocuklarda anemiye neden olur. İlaçlar ya alyuvarların yıkımına katkıda bulunarak veya kemik iliğine doğrudan toksik etki göstererek alyuvar yapımını baskılamak suretiyle anemi meydana getirir. Çocuklarda kronik hastalıkların ve sık geçirilen enfeksiyonların anemiye neden olduğu bilinen bir gerçektir.
MUTLAKA UZMAN YARDIMI ALIN!
6 aylıkken yapılan rutin kan incelemesinde veya şikâyet ya da muayenede şüphelenilmesi üzerine yapılan tetkiklerde hemoglobin, demir veya ferritin (depo demiri) düzeylerinin yaş aralıklarının altına düşmesi ile tanı konur. Tetkik sonuçlarına göre demirden zengin diyet veya demir preparatları ile tedavi planlanır.
ANNE-BABALARA ÖNERİLER
Anne sütü ile beslenen bebeklerde, annede demir eksikliği yoksa ilk 6 ay demir eksikliği görülmemektedir. Anne sütündeki demir çok kolay emilebildiği için miktar olarak yeterli gelir. Ancak 6 aydan sonra ek gıdalar ile yetersiz demir alan bebek, demir eksikliği tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Demir en çok kırmızı ette, yumurta sarısında, yeşil sebzelerde ve tahılda bulunur. Demir eksikliğinin gelişmemesi için etten ve sebzelerden gelen demirin dengeli alınması gerekir. Demir eksikliği anemisinin engellenmesi için diyete önem verilmeli, demirden zengin ek gıdalara zamanında ve uygun şekilde başlanmalıdır.”
Süt çocuklarında huzursuzluk, davranış değişiklikleri, iştahsızlık, uykusuzluk veya normalin üzerinde uyuma gibi belirtiler görülmektedir. Daha büyük çocuklarda ve ergenliğe geçiş döneminde ise yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, baş ağrısı, çabuk yorulma ve nefes darlığı gibi yakınmalar ile ortaya çıkmaktadır.
DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ NEDİR?
Anemi, kanda hemoglobin konsantrasyonunun veya kırmızı kan hücrelerinin (alyuvarların) sayısının beraber veya ayrı olarak normal değerlerin altına düşmesi sonucu oluşan klinik tablodur. Bu değerlerin azalması sonucu kanın oksijen taşıma kapasitesi ve dokulara giden oksijen miktarı azalır.
BEBEKLİKTE VE ERGENLİKTE ANEMİ SIK GÖRÜLÜYORanemi,
Çocuklarda aneminin oluşmasında diyetin çok büyük bir önemi vardır. Diyetin en önemli olduğu yaş grupları; 6 ay ile 2 yaş arası, bir de çocukluktan ergenliğe geçiş dönemidir. Büyümenin çok hızlı olduğu bu iki dönemde, demirden fakir yiyeceklerle beslenme sonucunda demir eksikliği anemisi meydana gelebilir. Adolesan (çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi), kızlarda adet kanamalarının düzensiz ve fazla olması da demir eksikliğine katkıda bulunan bir faktördür. Kan yapımında önemli rol oynayan diğer iki besinsel faktör B12 vitamini ve folik asittir. Ancak bu iki besinin eksikliğine bağlı anemiler, çocuklardaki demir eksikliğine bağlı anemi kadar sık görülmez. Sadece diyet değil bazı ilaçların kullanımı da çocuklarda anemiye neden olur. İlaçlar ya alyuvarların yıkımına katkıda bulunarak veya kemik iliğine doğrudan toksik etki göstererek alyuvar yapımını baskılamak suretiyle anemi meydana getirir. Çocuklarda kronik hastalıkların ve sık geçirilen enfeksiyonların anemiye neden olduğu bilinen bir gerçektir.
MUTLAKA UZMAN YARDIMI ALIN!
6 aylıkken yapılan rutin kan incelemesinde veya şikâyet ya da muayenede şüphelenilmesi üzerine yapılan tetkiklerde hemoglobin, demir veya ferritin (depo demiri) düzeylerinin yaş aralıklarının altına düşmesi ile tanı konur. Tetkik sonuçlarına göre demirden zengin diyet veya demir preparatları ile tedavi planlanır.
ANNE-BABALARA ÖNERİLER
Anne sütü ile beslenen bebeklerde, annede demir eksikliği yoksa ilk 6 ay demir eksikliği görülmemektedir. Anne sütündeki demir çok kolay emilebildiği için miktar olarak yeterli gelir. Ancak 6 aydan sonra ek gıdalar ile yetersiz demir alan bebek, demir eksikliği tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Demir en çok kırmızı ette, yumurta sarısında, yeşil sebzelerde ve tahılda bulunur. Demir eksikliğinin gelişmemesi için etten ve sebzelerden gelen demirin dengeli alınması gerekir. Demir eksikliği anemisinin engellenmesi için diyete önem verilmeli, demirden zengin ek gıdalara zamanında ve uygun şekilde başlanmalıdır.”
ÇOCUK GELİŞİMİ
Bilişsel Gelişimin Tanımı ve Önemi
Biliş, ileri zihinsel süreçleri içerir. Zihinsel süreçler; dikkat, algı, bellek, dil gelişimi, okuma ve yazma, problem çözme, anımsama, düşünme, akıl, yaratıcılık vb. kapsayan geniş bir terimdir. Bilişsel gelişim; doğumundan başlayarak, çevremizdeki dünyayla etkileşimimizi sağlayan ve dünyamızı anlamamızı yarayan bilginin edinilip kullanılmasına, saklanmasına, yorumlanarak yeniden düzenlenmesine, değerlendirilmesine yardım eden, bütün zihinsel süreçleri içine alan bir gelişim alanıdır. Birey, zihinsel süreçlerde hem nitelik hem de içerik açısından giderek yetkinleşir. Bu gelişimin önemli bir öğesi olan bilgi kazanma yöntemiyle, zihinsel etkinlikler arasında sıkı bir ilişki vardır. Bilişsel gelişim çocuğun gördüğü, duyduğu, dokunduğu tattığı nesneler hakkında düşünmesini ifade eder. Bu düşüncenin içerdiği konular, etki tepki ilişkisini, olaylardaki ardışıklığı, nesneler arasındaki benzerlik ve farklılığı anlamak, objeleri kategorize edebilmek, mantık yürüterek cevaplamayı içerir. Bilişsel gelişimin amacı; soyut şekilde akıl yürütme, varsayımsal durumlar hakkında mantıksal düşünme, kuralları karmaşık ve daha yüksek yapıda örgütleme olarak görülür.
Piaget’e göre bilişsel gelişim, organizmanın doğumdan ölümüne kadar farklı basamaklardan geçerek düzenli olarak niteliksel bir değişim içine girmesi olarak tanımlanır. Bilişsel gelişim de çocukların kendi bilgilerini incelemeleri, denemeleri ve uygulamaya dönüştürmeleri önemlidir. Burada yetişkinlerin rolü de çok önemlidir. Erken çocukluk döneminde çocuğun bilişsel özelliklerini incelediğimizde yetişkinlerden farklıdır. Çocukların kendine özgü bir dünya görüşleri ve düşünce yapıları vardır.
Bilişsel sistem çevreden girdiler alır. Girdileri algılar, algıladıklarını belleğinde saklar. Düşündüğünde algıladıklarını belleğinden çağırarak kullanır. Daha da iyi düşünmek için bilgileri kavramlaştırır ve genelleştirir. Yeni düşüncelerle çıktılar verir. Çıktılardan dönüt alır. Aldığı dönütlerle bilişsel gücünü geliştirir. Farklı girdiler aldığında, dengeleme yapar.
29 Nisan 2013 Pazartesi
Öğretmen atamalarına yeni ayar
Getirilecek yeni sistemine göre, okul öncesi ve sınıf öğretmenlerini eğitim fakülteleri; branş öğretmenlerini ise fen edebiyat fakülteleri yetiştirecek.
Getirilecek yeni sistemine göre, okul öncesi ve sınıf öğretmenlerini eğitim fakülteleri; branş öğretmenlerini ise fen edebiyat fakülteleri yetiştirecek. Ayrıca öğretmenler, performanslarının yanı sıra, sınavdan aldıkları puana göre yükselebilecek.
Fen edebiyatlarda ikinci öğretimler kapatılacak. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından öğretmen yetiştirmeyle ilgili yürütülen "Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi Taslağı" tamamlandı.
Taslağa son şekli verilerek yaklaşık 1 ay önce Başbakanlık'a sunuldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın onaylaması durumunda taslak Bakanlar Kurulu'nda görüşülecek.
Taslağa göre artık branş öğretmenlerini fen ve edebiyat fakülteleri yetiştirecek, eğitim fakülteleri ise okul öncesi ve sınıf öğretmenliği bölümleriyle devam edecek. Bu arada Fen edebiyat mezunları pedagojik formasyonu eğitim fakültelerinden almaya devam edecekler.
Önceden bilim adamı yetiştiren Fen-Edebiyat fakültelerinde yine eskiden de bulunan fizik, biyoloji, matematik, edebiyat, felsefe gibi bölümler olacak.
Ancak öğretmen olmak isteyenler de artık bu bölümlere girmek zorunda kalacak. Çünkü Eğitim fakültelerinde bu bölümler olmayacak.
Fen edebiyatlarda ikinci öğretimler kapatılacak. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından öğretmen yetiştirmeyle ilgili yürütülen "Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi Taslağı" tamamlandı.
Taslağa son şekli verilerek yaklaşık 1 ay önce Başbakanlık'a sunuldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın onaylaması durumunda taslak Bakanlar Kurulu'nda görüşülecek.
Taslağa göre artık branş öğretmenlerini fen ve edebiyat fakülteleri yetiştirecek, eğitim fakülteleri ise okul öncesi ve sınıf öğretmenliği bölümleriyle devam edecek. Bu arada Fen edebiyat mezunları pedagojik formasyonu eğitim fakültelerinden almaya devam edecekler.
Önceden bilim adamı yetiştiren Fen-Edebiyat fakültelerinde yine eskiden de bulunan fizik, biyoloji, matematik, edebiyat, felsefe gibi bölümler olacak.
Ancak öğretmen olmak isteyenler de artık bu bölümlere girmek zorunda kalacak. Çünkü Eğitim fakültelerinde bu bölümler olmayacak.
BAŞARILI ÖĞRETMEN YÜKSELEBİLECEK
Ulusal Öğretmen Stratejisi'ne göre, öğretmenlere sınav yolu gözüktü. Yeni sisteme göre öğretmenler, performanslarının yanı sıra, sınavdan aldıkları puana göre yükselebilecek.
Yeni sisteme göre öğretmenlerin tümü, aynı basamaktan mesleğe başlayacaklar ve basamak atlamak için sınava girecekler. Performansları ve akademik başarılarının yanı sıra sınavdan aldıkları puana göre görevde yükselecekler. Başarı oranına göre öğretmenlerin ücretleri, sorumlulukları, statüleri, kariyerleri ve hakları artmış olacak. Statüsü yükseltilmiş öğretmenler, belli bir zaman aralığıyla sınava tabi tutulacak ve bulunduğu statüyü koruması için bu sınavdan geçerli not alması gerekecek. Aksi halde öğretmenin bulunduğu statü, performansına ve sınav notuna göre bir alt konuma düşürülecek. Statüsü yükseltilmiş öğretmene, mesleği ile ilgili bazı konularda öncelik hakkı tanınacak. Bakanlık, bu sistemle hem öğretmeni geliştirmeyi, hem de eğitimdeki kaliteyi artırmayı hedefliyor.
MAAŞI ARTACAK
Öğretmenler kariyerinde ilerledikçe eğitimin merkezinde yer alacak. Başöğretmen olduğu takdirde maaşı artacak, haftalık çalışma süresinin yarısında öğrencilere eğitim verirken diğer yarısında ise yeni öğretmen olanlara hizmet içi eğitimle tecrübelerini aktaracak. AB ülkelerinde öğretmenler, üç yılda bir sınava tabi tutuluyor. Sınavlarda başarısız olan öğretmen bir yıl kütüphanelerde görevlendiriliyor. Bir yıl sonra yapılan sınavda başarılı olursa öğretmenlik görevi devam ediyor.
Ulusal Öğretmen Stratejisi'ne göre, öğretmenlere sınav yolu gözüktü. Yeni sisteme göre öğretmenler, performanslarının yanı sıra, sınavdan aldıkları puana göre yükselebilecek.
Yeni sisteme göre öğretmenlerin tümü, aynı basamaktan mesleğe başlayacaklar ve basamak atlamak için sınava girecekler. Performansları ve akademik başarılarının yanı sıra sınavdan aldıkları puana göre görevde yükselecekler. Başarı oranına göre öğretmenlerin ücretleri, sorumlulukları, statüleri, kariyerleri ve hakları artmış olacak. Statüsü yükseltilmiş öğretmenler, belli bir zaman aralığıyla sınava tabi tutulacak ve bulunduğu statüyü koruması için bu sınavdan geçerli not alması gerekecek. Aksi halde öğretmenin bulunduğu statü, performansına ve sınav notuna göre bir alt konuma düşürülecek. Statüsü yükseltilmiş öğretmene, mesleği ile ilgili bazı konularda öncelik hakkı tanınacak. Bakanlık, bu sistemle hem öğretmeni geliştirmeyi, hem de eğitimdeki kaliteyi artırmayı hedefliyor.
MAAŞI ARTACAK
Öğretmenler kariyerinde ilerledikçe eğitimin merkezinde yer alacak. Başöğretmen olduğu takdirde maaşı artacak, haftalık çalışma süresinin yarısında öğrencilere eğitim verirken diğer yarısında ise yeni öğretmen olanlara hizmet içi eğitimle tecrübelerini aktaracak. AB ülkelerinde öğretmenler, üç yılda bir sınava tabi tutuluyor. Sınavlarda başarısız olan öğretmen bir yıl kütüphanelerde görevlendiriliyor. Bir yıl sonra yapılan sınavda başarılı olursa öğretmenlik görevi devam ediyor.
4 Mart 2013 Pazartesi
OKUL ÖNCESİ SEMİNERİ
KAYIT VE İLETİŞİM: 0 541 858 8272 Sabit tel: 0 364 666 0018
NOT: Bu seminer Önce Okul Öncesi Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri (www.onceokuloncesi.com) Tarafından, Önce Okul Öncesi Standartlarında düzenlenmektedir. Lütfen başka seminerlerle karıştırmayınız.
ANA SPONSOR: MAVİ YUNUS OKUL ÖNCESİ YAYINLARI
Seminerimizde 2 farklı konuda sunum yapılacaktır. Seminer sonunda her konu ile ilgili olarak 2 adet katılım belgesi verilecektir. SEMİNER BİLGİLERİ: Yer: Nazım Hikmet Kültür Merkezi. Yenimahalle / ANKARA Tarih: 17 Mart 2013 Pazar Saat: 12:00-16:00 KONUŞMACILAR: Prof.Dr. Çağlayan DİNÇER (Ankara Üniversitesi)Yrd.Doç.Dr. Ercan MERTOĞLU (Marmara Üniversitesi) KONULAR: 1. Konu: Okuma Yazmaya Hazırlık Eğitimi ve EtkinlikleriBu seminerde, ilköğretime geçişi kolaylaştırmak amacıyla planlanan okula yazmaya hazırlık çalışmaları üzerinde durulacaktır. İlköğretime hazırlık çalışmalarını oluşturan görsel algılama, işitsel algılama, dikkat ve bellek çalışmaları, manipulatif beceriler ve problem çözme becerilerine yer verilecektir. Ayrıca ses temelli cümle yöntemi anlatılacak ve tüm bu anlatılanlar okul öncesi çocuklara yönelik hazırlanan etkinliklerle desteklenecektir. 2. Konu: Okul Öncesi Dönemde Müzikle Değerler EğitimiBu seminerde değerler eğitimi ile ilgili konular müzik ve ritim çalışmalarıyla desteklenerek anlatılacaktır. SEMİNER PROGRAMI 12:00 - 12:30 Açılış 12:30 - 14: 00 Okuma Yazmaya Hazırlık Eğitimi ve Etkinlikleri 14:00 – 14:30 Ara 14:30 – 16:00 Okul Öncesi Dönemde Müzikle Değerler Eğitimi 16:00 – 16:10 Katılım Belgelerinin Verilmesi ve Kapanış ÜCRETLENDİRME: Öğretmen için: 35 TL dir . 5 ve üzeri toplu katılımlarda seminer katılım ücreti kişi başı 30 TL dir. Öğrenci için: 30 TL dir . 5 ve üzeri toplu katılımlarda seminer katılım ücreti kişi başı 25 TL dir. NOT: Eğer isterseniz faturanız firmanız ya da okulunuz adına da kesilebilmektedir. Bunun için işyerinizin fatura bilgilerini vermeniz gerekmektedir. ÜCRETİN YATIRILACAĞI HESAP NUMARALARI: İŞ BANKASI : Şube kodu: 5150 Hesap no: 1513192 İŞ BANKASI : İBAN: TR95 0006 4000 0015 1501 5131 92 (Önce Okul Öncesi Eğitim Danış.Hizm.) VAKIFBANK: HESAP NO: 00158007297702186 VAKIFBANK: İBAN:TR66 0001 5001 5800 7297 7021 86 (Önce Okul Öncesi Eğitim Danış. Hizm.) GARANTİ BANKASI : Hesap No: 046-6659940 GARANTİ BANKASI : İBAN TR91 0006 2000 0460 0006 6599 40 (Önce Okul Öncesi Eğit.Danş.Hizm) POSTA ÇEKİ HESABI: 88 59 707 (Hesap Firma Sorumlumuz Ebru HOŞGÖR Adınadır.) NASIL KAYIT YAPTIRILIR? = Öncelikle alttaki telefon numaralarına telefon ederek ön kayıt yaptırmanız gerekmektedir. Ön kaydınızı yaptırdıktan sonra 3 gün içerisinde ücretleri belirtilen hesap numaralarına yatırmanız gerekmektedir. Ücret hesabımıza geçtikten sonra kesin kaydınız gerçekleşmiş olacaktır. Ya da; www.seminerkayit.com sitemize girerek kayıt formunu doldurmanız gerekmektedir. Formu doldurduktan sonra 3 gün içerisinde kayıt ücretini hesaplarımıza yatırmanız gerekmektedir. Ön Kayıtta Sizden Aşağıdaki Bilgiler İstenmektedir. AD SOYAD: TELEFON : TC NO: (T.C. numaranız fatura için gereklidir.) KATILDIĞI ŞEHİR: DURUMU :Öğrenci, öğretmen veya diğer İLETİŞİM VE KAYIT:TELEFON: 0 541 858 8272 ( saat 09:00 ile 20:00 arası arayınız) Sabit tel: 0 364 666 0018( saat 09:00 ile 18:00 arası arayınız) MAİL: onceokuloncesi@hotmail.com ŞEHİR DIŞINDAN GELECEKLER İÇİN KONAKLAMA ÖNERİLERİ: NOT: Bu konaklama yerlerinin bizimle bir ilgisi yoktur. Şehir dışından gelecek katılımcılara konaklama konusunda yardımcı olmak için kalınacak güvenli yerlerdir. BAŞKENT ÖĞRETMENEVİ Tel: (312) 212 96 40 Adres : Konya Yolu, Teknik Okullar Yanı, Beşevler TAPU KADASTRO MİSAFİRHANESİ Tel: 222 56 66 Adres: Taşkent Cad.No: 56, Bahçelievler TARIM VE KÖYİŞLERİ MİSAFİRHANESİ Tel: 315 61 04 Adres: İstanbul yolu üzeri, Zirai Üretim İşletmesi, Personel ve Makine Eğitim Merkezi Müdürlüğü, Yenimahalle DSİ MİSAFİRHANESİ Tel: 287 93 45 Adres: Eskişehir Yolu, 8. km., ODTÜ’nün karşısı GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI KONUKEVİ Tel: 309 21 00 Adres: 19 Mayıs Stadyumu karşısı, Boks Eğitim Merkezi, Ulus KARAYOLLARI MİSAFİRHANESİ Tel: 415 70 00 Adres:Karayolları Genel Müdürlüğü Misafirhanesi, Yücetepe NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ MİSAFİRHANESİ Tel: 397 16 50 Adres: Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü, İl Jandarma Karşısı, Demetevler Seminer Salonu Ulaşım Krokisi: |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)